Saygıdeğer Öğretmenlerimiz,
Sayın Misafirler,
Değerli Basın Mensupları,

24 Kasım Öğretmenler Günü kutlaması vesilesiyle görev bölgemizdeki öğretmenlerimiz ile biraraya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz.

Bildiğiniz gibi, Atatürk’ün, Millet Mektepleri “Başöğretmeni” sıfatını 24 Kasım 1928 tarihinde alması çerçevesinde, Yüce Atamızın doğumunun 100. yılı olan 1981 yılından bu yana 24 Kasım’ı ülkemizde ve dış temsilciliklerimizde öğretmenler günü olarak kutluyoruz.

Öğretmenlik zor fakat kutsal bir meslektir. Siz sevgili öğretmenlerimiz, sonsuz bir saygıyı hak ediyorsunuz. Esasen, kültürümüzde, geleneklerimizde öğretmenlere saygının önemini ortaya koyan pek çok vecize, pek çok örnek olay vardır:
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözünü bilmeyen yoktur.
Yavuz Sultan Selim ile zamanın âlimlerinden İbn-i Kemal arasında geçen ibret verici öyküyü de biliyorsunuzdur:
İbn-i Kemal’in atının ayağından kaftanına çamur sıçrayan Yavuz Sultan Selim “Üzülmeyiniz, âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için süstür, şereftir. Vasiyet ediyorum, bu çamurlu kaftan, ben vefat ettikten sonra kabrimin üzerine örtülsün” sözleriyle âlime, arife, öğretene ve öğretmene saygı konusunda herkese yol göstermiştir.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet ve Hocası Akşemseddin at üzerinde şehre girerken, halkın Akşemseddin’i padişah sanarak kendisine çiçek vermek istemesi üzerine, Akşemseddin, “padişah ben değilim odur” diyerek halkı Fatih Sultan Mehmet’e yönlendirir. Fatih’in, Akşemseddin’i işaret ederek, “Padişah benim, ama o da benim hocamdır” sözleri âlime hürmet, arife ihtiram, öğretmene saygı konusunda kulağımıza küpe olmalıdır.

Ve Cumhuriyetimizin kurucusu, Başöğretmen Atatürk’ten bir söz:
“Öğretmenler insan topluluğunun en fedakar ve saygıdeğer unsurlarıdır”(1923)
Gerçekten fedakar insanlarsınız. Genç nesilleri en iyi şekilde yetiştirmek için yılmadan-bıkmadan çalışıyorsunuz.

Yurdumuzun her köşesinde veya sizlerin örneğinde olduğu gibi ülkemiz sınırlarının ötesinde, vatandaşlarımızın yoğun şekilde yaşadığı ülkelerde özveriyle görev yapıyorsunuz.

Burada, bir yandan öğrenci kardeşlerimize dilimizi ve kültürümüzü öğretirken, bir yandan da öğrencilerimizin Alman okullarında başarılarını yükseltmek ve onları bilgili ve donanımlı bireyler olarak yetiştirmek için gayret gösteriyorsunuz.

Araştırmalar gösteriyor ki çocuklar ana dillerini iyi öğrendikleri takdirde diğer dilleri de daha kolay öğreniyorlar, eğitim hayatlarında da daha başarılı oluyorlar. Türk dili ve kültürü öğretmenleri olarak,
sizlerin önemi de bu noktada ortaya çıkıyor.

Ben sizlere kolaylıklar diliyorum. Velilerimizden ve Okul Aile Birliklerinden de sizlere yardımcı olmalarını istiyorum. Velilerimizin, Okul Aile Birliklerinin çalışmalarına daha fazla ilgi göstermesi, aktif katılım sağlaması önem taşımaktadır. Okul Aile Birliklerinin üye tabanı ne denli güçlü olursa, gerek okullar, gerek eğitimle ilgili diğer kurumlar nezdinde ellerinin o denli güçlü olacağını unutmamalıyız.

Siz Sayın Öğretmenlerimizden de her öğrencimizin durumun özenle takip etmenizi, öğrenci kardeşlerimizle ilgilenmenizi, velilerle, okul aile birlikleriyle, diğer derneklerimizle, okulunuzdaki meslektaşlarınızla, okul idaresiyle iyi ve yapıcı ilişkiler kurmanızı rica ediyorum.

Sözlerimi Atatürk’ün bir ifadesiyle noktalamak istiyorum:

“Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır."

Teşekkürler.